Hakkımda

Fotoğrafım
Hayatı yaşanması gerektiği gibi yaşayan; aynı zamanda insan olmanın gerekliliklerini yerine getirebildiğini düşünen biri. Gülümseme ise hiçbir durumda yüzünden eksik etmediği bir davranışı. Mucizeleri bekleyen değil, onların peşinden koşan; mutluluğu ve huzuru yakalamak için elinden gelen her şeyi yapan aynı kişi.

6 Haziran 2011 Pazartesi

/ Yalanın Gıcıklığı /

Sevgili googhanotsumimar ve ayl-in aynı konularda mimlemişler beni. Mimler sayesinde aklımdan geçenleri paylaşmama bir fırsat yarattınız, teşekkür ederim. Söyleyeceklerimin çok olduğu konular gerçekten :) “Senin de söyleyeceklerin bitmiyor ki” diyorsanız eğer, susar otururum diyemeyeceğim :) Bırakın biraz bahsedeyim, birazcık(!) :)

Birinci mim konusu: Gıcık olduğunuz şeyler nelerdir?

O kadar çok şeye gıcık oluyorum ki “takıntılı mısın sen Burcu” deseniz yeridir. Sıralamaya başlayayım;

  • Ben bir şeye konsantre olmuşken birinin bana ısrarla bir şey anlatmaya ya da sormaya çalışmasına
  • Aradığımda ya da mesaj / mail attığımda cevap alamamama
  • Verilen sözlerin yerine getirilmemesine
  • Tam önemli bir işim varken bilgisayarımın yavaşlamasına
  • Bana ait olanların izinsiz kullanılmasına
  • İnsanları saf yerine koymaya çalışan kişilere
  • Yolda sakız çiğneyenlere
  • Toplu taşıma araçlarında ve sokakta yüksek sesle telefon görüşmesi yapanlara
  • Eleştiri yapan ama eleştiriye açık olmayanlara
  • Fikir almak için sorular soran ama verilen cevapları uygulamayanlara
  • Yemeğimden saç çıkmasına
  • Düzensizliğe
  • Körü körüne bir insana ya da düşünceye bağlananlara
  • Bilip bilmeden ahkam kesenlere
  • Sırf işi düştüğünde konuşmaya çalışan ama normalde hal hatır sormayanlara
  • Arkasından konuştuğu kişinin yüzüne karşı can ciğer kuzu sarması şeklinde davrananlara
  • Söyledikleri ile davranışları çelişenlere
  • Düşüncesizlere
  • Hep bana hep bana mantığıyla insanları maddi manevi sömürenlere
  • Özellikle yaz sıcağında ve yine özellikle toplu taşıma araçlarında yanımda oturan kişinin kolunun koluma değmesine

Bunların yanı sıra yazmadıklarım ve şimdi aklıma gelmeyenler de var. Takıntı derecesinde dikkat ettiğim durumları da sayarsak ben aslında kendim gıcık biriyim galiba desem inanır mısınız? Ama iyi niyetli gıcık, sadece kendine zararı dokunan gıcık ;)  


İkinci mim konusu: Yalan hakkındaki düşünceleriniz nelerdir? Söyler misiniz?

Yalan en basit haliyle karşımızdakini kandırmaya çalıştığımızı sandığımız; aslında kendimizi kandırdığımız günü kurtarma aracı bence. Yaptığım bu tanımdan “demek sen de başvuruyorsun” dediğinizi duyar gibiyim. E hatırlıyorum okulda öğretmenlerimize pembe yalan kılıfına sokarak söylediğimiz yalanları. Doğruya doğru şimdi, hatırlamıyorum diyerek es geçemem. Arada ufacık tefecik de olsa söyledim birkaç yalan; ama asla bu birini kandırmak, üzmek için olmadı. Okulda söylenenler okulda kaldı zaten değil mi? :) Tamam tamam, çok fazla söylemedim, açmayın öyle gözlerinizi.  Yalan söylemek yerine susmayı tercih ederim. Karşımdaki her kim olursa olsun, yalan bir şey duymayı hak etmiyordur bana göre. Doğru olanı o an söylemek istemiyorsam da bunu o kişiye hissettiririm.  

Evet gelelim yalan hakkındaki düşüncelerimin devamına… Bazı kişilerin vazgeçilmezidir yalan. Öyle alışmışlardır ki yalan söylemeye; gerçeği tüm çıplaklığı ile koyamazlar ortaya. Kanımca ‘ağzımızdan çıkanlar çıplak kalmasın, azıcık süsleyelim’ diye düşünüyorlar. Onlara sorsak hatalı bir durum yoktur ortada. Ne var yani bir iki bilgi eksik ya da değiştirilmişse. Ne çok büyütüyoruz halbuki, gördünüz mü kabahatimizi!

Bazı kişilerinse sıkıştıkları anda başvurduklarıdır sadece. Ama bilmezler ki oradaki yalan, sonrasında daha çok sıkacak başka bir sorunu meydana getirebilir. Düşünmezler o an bunu, ‘nasıl olsa karşımdaki inandı ya yeter bana’ derler kendilerince. İnanır mı acaba karşıdaki? İnansa bile bir değil iki değil, beşinci altıncıda ne olacak? Güven diye bir şey kalmayacak. Kalmasın, umurunda mı dünya yalan söyleyenin.

Bazı kişiler karşısındakini kırmak istemediği zaman yalan söyler. Gerçek, gün yüzüne çıktığında daha büyük bir hayal kırıklığı yaşatacağını yine önceden kestirememiştir yalana başvuran bu iyi niyetli(!) kişi. Gördünüz mü, yine hüsran.

Toparlayacak olursak neymiş yalan; sonucunu düşünmeden hareket etmenin peşinden koşarak gelen yapışık ikizmiş. Kendisinden sonra pişmanlığı çağıran kötü huylu zor gün dostuymuş.  

Ben de sizleri mimliyorum ;)

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...