Hakkımda

Fotoğrafım
Hayatı yaşanması gerektiği gibi yaşayan; aynı zamanda insan olmanın gerekliliklerini yerine getirebildiğini düşünen biri. Gülümseme ise hiçbir durumda yüzünden eksik etmediği bir davranışı. Mucizeleri bekleyen değil, onların peşinden koşan; mutluluğu ve huzuru yakalamak için elinden gelen her şeyi yapan aynı kişi.

31 Mart 2012 Cumartesi

Baharmış Gelen

Bahar gelmiş, hoş gelmiş. Ağaçlar çiçeklenmiş, çiçekler çimenlerin arasından kendini göstermeye başlamış. Güneş göz kırpmakla kalmamış, ısıtmış içimizi. Yine geldim yamacınıza der gibi parıldamış. Baharı simgeleyen diğer belirtilerin de gözle görülür olması pek bir güzelmiş. Miş'te miş... Zaman bu konuya uymamış; yalnız bu sorun değlmiş. Önemli olan baharın her haliyle yanıbaşımızda olmasıymış. Bize düşen sadece gülümsemekmiş.

23 Mart 2012 Cuma

Hoştur ki

Bulutlar dağılır, rüzgar kesilir, karlar erir, yağmur diner, güneş açar. Pırıl pırıl bir gökyüzü merhaba der sana, uğurlar olsun der geçen günlere. Gözkırpan güzellikler değildir kıvılcımı oluşturan; fakat onlardır ateşi körükleyen. Büyük bir yangının ortasındadır duygular, yangın yeri düğün yeri gibidir. Yüzler değildir sadece gülümseyen, kalplerdir eşlik eden masalsı düşlere. Pencereden el sallayan sensindir yeniye ve eskiye. Gözlerindeki heyecan uzaktan bile okunabiliyorsa yolundadır her şey fazlasıyla. Durduk yere fısıldıyorsan benzer sözleri ulu orta, hoştur hayat sana.

22 Mart 2012 Perşembe

/ Psikolojik-miş /

Sevgili Firari Yolcu mimlemişti beni; ancak fırsat bulup yazabildim. Öncelikle kendisine teşekkür eder geç kalmış cevaplarımı sergileyebilirim.

1. Kendini seviyor musun?
Evet, sevmememe bir sebep yok ki. Kendini sevmezsen kimse seni sevmezmiş. Annem böyle kandırırdı beni :)

2. Yapmaktan hoşlandığın şeyler nelerdir?
Yalnız mı? Arkadaşlarımla mı? Ailemle mi? En genel olanını ve en geçerlisini söylersek gülmek. Üç durumda da gerekli gördüğüm ve bırakmayı asla istemediğim…

3. Hedeflerin nelerdir?
Her zaman hayalini kurduklarıma ulaşmak genel başlığı altında bulunan adımlar. Şu sıralar en önem verdiğimi sizle paylaşayım: Yakaladığım huzuru bırakmamak, keyfini sonuna kadar çıkarmak, mutluluğuma mutluluk katmak.

4. Kendini bir cümleyle anlatabilir misin?
Çevresine gülen yüz edasında poz veren, düzeninde huzuru tadan, iyimserliği abartabilen, pozitifliği araç olarak kullanabilen, güneşe bile sevinebilen, gözyaşlarından utanmayan, sevdikleriyle ilgilenmeyi amaç edinmiş bir kız işte! :)

5. Nefret ettiğin şeyler nelerdir?
Nefreti hayatımdan çıkarmak istiyorum. O sebeple bu soruyu es geçiyorum.

6. Favori şarkıların, filmlerin nelerdir?
En favori şarkım her zaman değişir. Bu yüzden an itibariyle içimden geçeni söyleyeceğim: Ajda Pekkan’ dan Nasılsın, İyimisin?
En favori filmim: 127 Saat.

7. İlham aldığın kişiler kimlerdir?
Kimseden ilham almıyorum desem, geçiştirmiş mi olurum acaba? Belki evet, belki hayır; fakat cevabım bu.

8. Birisinin yazmış olduğu ölüm notunu bulmuş olsaydın ne yapardın?
‘Birisi’nin kim olduğuna bağlı olarak cevabımın değişeceği muhtemel olsa da, buz keseceğim garanti bir durum. Tüylerimin diken diken olduğunu soruyu okuyunca bile tahmin edebiliyorum.

Sağlıcakla ve huzurla kalın…

12 Mart 2012 Pazartesi

Dar Zaman Araları

Bir sürü zaman vardı bize öğretilen: geçmiş zaman, şimdiki zaman, gelecek zaman. Bunlar yalnızca sınıflandırılmış halleri. Çeşitleri vardı hepsinin; ama önemli olan özüydü.

Geçmişte yaşanılan ya da gerçekleşen durumlar için kullanılırdı geçmiş zaman; -miş’lisi, -di’lisi… İçinde bulunulan zaman diliminde yaşanılan ya da gerçekleşen durumlar için kullanılırdı şimdiki zaman. Ve gelecek dönemlerde yaşanılacak ya da gerçekleşecek durumlar için kullanılırdı gelecek zaman; yakını, uzağı…

Üç zaman vardı insanların dillerinde. Ya “keşke”lerle dolu geçmiş ya “vah vah, tüh tüh”lerle dolu şimdi ya da “kim bilir”lerle dolu gelecek… Yahut “iyi ki”lerle dolu geçmiş, “çok şükür”lerle dolu şimdi, “elbette”lerle dolu gelecek… Veya her ihtimalden biraz biraz.

Buydu birikimlerin temelini oluşturanlar. İçini doldurduğumuz yılların, günlerin, saatlerin özetiydi; genellemesiydi seslendirdiğimiz düşünceler.

Hangisi daha önemliydi? Hangisinin önceliği vardı? Zaman zaman değişen duygular sayesinde ilk sıraya yerleştirilenin sabit kalması en doğal olanı değil miydi?

Saplantıların eşiğinde geçirilmezdi ki bu yaşam. Birini diğerine üstün kılan bir zaman mümkün değildi ki.

Ne de olsa sorgulamaların neticesiydi not düşülen.

4 Mart 2012 Pazar

/ Sorularla Boğuşuluyormuş /

Sevgili Firari Yolcu mimlemiş beni, birkaç güzel soru ile. Kendisine teşekkürlerimi iletiyor ve cevaplamaya başlıyorum.

1. Hayatınız filme çekilse adı ne olurdu ve hangi müzikler olurdu?
Adı kesinlikle “Şansın Böylesi” olurdu. Yaşadığım her döneme ait ve pek çok izi anımsatacak nitelikte tek kelime şans sanırım. Unutulması gerekenleri başlatan da, yere göğe sığdırılamayan duyguları tattıran da ondan başkası değil.
Müzikleri konusunda özgünlük aranacak ilk şart olsa da kesinlikle özgünlükle abartıyı birbirine karıştırmaz ve eski alışkanlıklarıma dönebilirdim. Dinlemekten bıkmadığım, içimi aydınlatan ‘bence muhteşem’ tınıları seçerdim. Mesela bazı sahnelerinde Candan Erçetin’ den Gamsız Hayat da olabilirdi, Zuhal Olcay’ dan Yalnızlığım da. Veya sözleri sadece benim için yazılmış ve sadece benim için bestelenmiş bir şey de: Şansıma yenildiğim de oldu, şansımla yendiğimde şeklinde nakaratı olan mesela…

2. Bir şeyleri değiştirme gücünüz olsa neyi değiştirirdiniz?
Çok şeyi değiştirmek isterdim; o yüzden tek bir şey belirtemeyeceğim. Çok şeyi dolaylı yoldan etkileyeceğini bildiğim tek bir şeyi değiştirir miydim, şu an emin değilim. Galiba geçmişe dönüp bakmaz, şu andan sonrasını daha iyi şekillendirebilecek yönde bir güzellik serpiştirirdim ailemin önüne.

3. Sizi en çok etkileyen sinema sahneleri nelerdir?
Çok fazla sahne olabilirdi yazabileceğim; ancak ilk anda aklıma gelen üçü sıralamak istedim. Etkilendiğim, tüylerimin diken diken olduğu, hatta ağladığım çok sahne var.
‘Anestezi’de son sahneler, oğlunun hayata geri dönmesi için kadının kendisini feda etmesi.
‘127 Saat’ te kanyonda kayaların arasına sıkışıp kaldığında durumu yönetmesi.
‘Nefes’ askerin telefon konuşması yaparken karakolun saldırıya uğraması.

4. Yaşadığın şehir bir günlüğüne sana tahsis edilse, boş bırakılsa ne yapardın?
Boş bırakılırsa bir anlamı olur muydu demekten kendimi alamadığım için net bir sonuca varamasam da, ihtiyacım olabilecek her şeyi alır -dükkanların açık olduğunu varsayarak- evimde mutlu mutlu sırıtırdım :) Eve nasıl taşıyacağım konusunda hala soru işaretlerim var tabii. Bu arada eksiğim çok olduğundan bu yolu seçtim; yoksa boş bir şehrin bana ait olma fikri hiç de ilgi çekici değil.

5. Şu sıralar ilgiyle takip ettiğiniz diziler hangileri?
Televizyonla aramın pek iyi olmaması ve bayadır kendisiyle arkadaşlığımıza son vermemizden dolayı zaten dizilere uzak kalmış bulunuyorum. Onun dışında internetten de takip ettiğim bir dizi bulunmamakla beraber film ve müzik iyidir diyorum.

Kimlerin cevaplayıp cevaplamadığını takip edemediğimden dolayı kimseyi mimlemiyorum.
Sevgiyle kalın. 
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...