Savrulmak...
Delicesine yazmak isteyip susup kalmak...
Yoldan geçen herhangi birini tutup içini dış etmek...
Ciğerini bilen canlarına dökülememek...
Savrulmak...
Sabitlenememek...
Yıllar öncesine dönememek...
Kalıcı olgulara şükretmek...
Sessiz haykırışlar...
Sesli düşünceler...
Savrulmak...
Anlatılması güç anlaşılması mantıksız...
Ya da tersi birşeyler belirsiz...
(!) Ilımlı Fısıltılar
BELKİ BUGÜN YOK, YARIN DA OLMAYABİLİR; AMA YARINDAN SONRAYI KİMSE BİLEMEZ...
Hakkımda
- BuRCu
- Hayatı yaşanması gerektiği gibi yaşayan; aynı zamanda insan olmanın gerekliliklerini yerine getirebildiğini düşünen biri. Gülümseme ise hiçbir durumda yüzünden eksik etmediği bir davranışı. Mucizeleri bekleyen değil, onların peşinden koşan; mutluluğu ve huzuru yakalamak için elinden gelen her şeyi yapan aynı kişi.
3 Ocak 2018 Çarşamba
Sahi neden ölmüyoruz!
Uzun zamandır düşünmediğin "neden yaşıyoruz" sorusunu hatırlamak hiç yaramaz hiç. Nefesin kesilene kadar ağlamaklı olursun. Heyecanın eksilmekten öte yokolur.
Yazamazsın bile... Hayatının en gerçeğini rafa kaldırmaya zorlanırsın. Unutman gerekir o soruyu.
Koyul işe usta. Yapabilirsin. Gücünü hatırla.
Yazamazsın bile... Hayatının en gerçeğini rafa kaldırmaya zorlanırsın. Unutman gerekir o soruyu.
Koyul işe usta. Yapabilirsin. Gücünü hatırla.
13 Aralık 2017 Çarşamba
Telafi Ses Ister %%
Telafi kelime anlamını bilirsiniz; olumsuz durumu olumluya çevirme, zararı faydalı bir etki haline getirme...
Kök neden tabirini de bilirsiniz; birçok koşula sebep olabilecek ihtimalleri ortadan kaldırabilecek temel...
Bilmiyorsanız da öğrenin işte!
Biz duygusal insanoğlu ince düşünürüz, ince düşünülsün diye bekleriz. Yok efendim, vah efendim, tüh tüh' lerle geçiremeyiz ömrümüzü; bunu da biliriz. Yalnızca kök neden tespiti yapılsın ve karşılanabilecek bir telafi durumu gerçekleşsin isteriz.
Karşımızdakilerin olayı bahanelerden sıyırıp kolayca savuşturabilmesini inançla izlemek ne hoş olur. Bilirsiniz.
Bilirsiniz bilirsiniz diyorum da bilmez misiniz acaba? Bilmezsiniz kim bilir. Peki salt gerçek etrafında dönmek... Bunu da mı bilmezsiniz.
Öğrenin yahu! Koskoca hikayede küçücük bir detay alt tarafı...
Kök neden tabirini de bilirsiniz; birçok koşula sebep olabilecek ihtimalleri ortadan kaldırabilecek temel...
Bilmiyorsanız da öğrenin işte!
Biz duygusal insanoğlu ince düşünürüz, ince düşünülsün diye bekleriz. Yok efendim, vah efendim, tüh tüh' lerle geçiremeyiz ömrümüzü; bunu da biliriz. Yalnızca kök neden tespiti yapılsın ve karşılanabilecek bir telafi durumu gerçekleşsin isteriz.
Karşımızdakilerin olayı bahanelerden sıyırıp kolayca savuşturabilmesini inançla izlemek ne hoş olur. Bilirsiniz.
Bilirsiniz bilirsiniz diyorum da bilmez misiniz acaba? Bilmezsiniz kim bilir. Peki salt gerçek etrafında dönmek... Bunu da mı bilmezsiniz.
Öğrenin yahu! Koskoca hikayede küçücük bir detay alt tarafı...
19 Eylül 2017 Salı
@
Geceler gündüzlere karışırmış bir zamanlar. Gündüzler zaten gece imiş bir söylentiye göre.
Gel zaman git zaman günler haftalara, aylara yedirir olmuş gizemini. Ne bir farkeden ne bir görmezden gelen... Böylesine etkisiz...
Yağmurun ıslattığını güneş mi kuruturmuş; tam tersi miymiş, neymiş. Kimse irdelememiş.
Bir nefes duyulsa belki baştan oluşurmuş dünya. Kim inanırsa!
Gel zaman git zaman günler haftalara, aylara yedirir olmuş gizemini. Ne bir farkeden ne bir görmezden gelen... Böylesine etkisiz...
Yağmurun ıslattığını güneş mi kuruturmuş; tam tersi miymiş, neymiş. Kimse irdelememiş.
Bir nefes duyulsa belki baştan oluşurmuş dünya. Kim inanırsa!
6 Mart 2017 Pazartesi
Mevsimlerin Kraliçesi
Bahar güneşe mi güzel sanırsın usta?
Geceye de yakışmaz mı bilirdin yoksa?
Karanlığın gizleyebileceğine mi inandırıldın açılan çiçekleri?
Aç gözlerini usta, aç!
Ne de hoş kokuyor bak dört taraf.
Göremezsen neye yarar...
Geceye de yakışmaz mı bilirdin yoksa?
Karanlığın gizleyebileceğine mi inandırıldın açılan çiçekleri?
Aç gözlerini usta, aç!
Ne de hoş kokuyor bak dört taraf.
Göremezsen neye yarar...
21 Ocak 2016 Perşembe
...şayet
Güven olsun mu bugünün kelimesi? Hani kuşkuların barınamadığı ve korkuların su yüzüne çıkamadığı anda teslim olunan duygu; aidiyet kavramının hakkını veren türden.
Sıfırdan başlayarak adım adım kazanılarak artması mıdır makbul olan yoksa tamamen teslim olma durumundan başlayarak azalıp azalmayacağını gözlemlemek midir aslolan? İkisi de denenmiş ve yorumlanmıştır yüksek ihtimal. Daha doğru olanına karar vermek zordur kuvvetle muhtemel.
Beynin bir oyunu mudur güven duyma isteği ya da güvenememe problemi? Veya beyni zorlayan mıdır mantıkla hareket edemediği söylenen kalp?
Nötr olunabilir mi ki tamamen güven hissi varlığında? Mümkün mü gerçekten böylesine bir anlam? Peki ya zedelenmesi çok mu zor sanki? Bu da bir oyuna dahil olamaz mı? Olabilir elbette.
Tetikleyicisi biraz fazla ise...
Sıfırdan başlayarak adım adım kazanılarak artması mıdır makbul olan yoksa tamamen teslim olma durumundan başlayarak azalıp azalmayacağını gözlemlemek midir aslolan? İkisi de denenmiş ve yorumlanmıştır yüksek ihtimal. Daha doğru olanına karar vermek zordur kuvvetle muhtemel.
Beynin bir oyunu mudur güven duyma isteği ya da güvenememe problemi? Veya beyni zorlayan mıdır mantıkla hareket edemediği söylenen kalp?
Nötr olunabilir mi ki tamamen güven hissi varlığında? Mümkün mü gerçekten böylesine bir anlam? Peki ya zedelenmesi çok mu zor sanki? Bu da bir oyuna dahil olamaz mı? Olabilir elbette.
Tetikleyicisi biraz fazla ise...
29 Kasım 2015 Pazar
Ne Düşündük Ne Oldu!
Bu saatte yazılır mı? Yazılırsa ne yazılır?
Soru sormaları, cevap bulmaları hep mi sever insan?
Konumuz tam olarak ne olsun diye düşünürken aslında bir konu olmaksızın da yazabileceğim ihtimali ağır basarsa çok konuşkan bir yazı olur ortaya çıkan.
Kendinizi bir yere ait hissedip sonra oradan uzaklaşmayı da aynı oranda istediniz mi hiç mesela? Sebeplerini mantıklı kılmaya çalıştınız mı hiç bu çelişkinin?
Alıştım diye düşündüğünüz bir anda aniden meydana gelen birşey yüzünden kendinizi kandırdığınızı ya da tam tersi sayesinde ne kadar da doğru hissettiğinizi farketmediniz mi yani hiç?
Sürekli irdelemek, tetikte beklemek, kuşku havuzunu doldurmak, emin olamamak... Hem her daim hayatınızda hem on adım uzağınızda olmadılar mı?
Sonra mı? Sonrası malum: suskunluk. Gereklilik asla zorunluluk değil.
Soru sormaları, cevap bulmaları hep mi sever insan?
Konumuz tam olarak ne olsun diye düşünürken aslında bir konu olmaksızın da yazabileceğim ihtimali ağır basarsa çok konuşkan bir yazı olur ortaya çıkan.
Kendinizi bir yere ait hissedip sonra oradan uzaklaşmayı da aynı oranda istediniz mi hiç mesela? Sebeplerini mantıklı kılmaya çalıştınız mı hiç bu çelişkinin?
Alıştım diye düşündüğünüz bir anda aniden meydana gelen birşey yüzünden kendinizi kandırdığınızı ya da tam tersi sayesinde ne kadar da doğru hissettiğinizi farketmediniz mi yani hiç?
Sürekli irdelemek, tetikte beklemek, kuşku havuzunu doldurmak, emin olamamak... Hem her daim hayatınızda hem on adım uzağınızda olmadılar mı?
Sonra mı? Sonrası malum: suskunluk. Gereklilik asla zorunluluk değil.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)