Yolculuk yapmanın iyi kötü bir sürü özelliği vardır. Tek başınaysanız sıkılırsınız, uyursunuz, molalarda yalnız olmayan kişileri izler öylece bakarsınız. Beraberinizde birileri varsa eğer daha keyifli hale geliyordur muhtemelen. Uyku kaçıracak sohbetler, belki sesli söylenen şarkılar, dertleşmeler, saçma konular üzerine kafa patlatmalar, fotoğraf çekilmeler. Bunlar iyi olanlar, bir de yorgunluğu, konforsuzluğu, uykusuzluğu, şiş gözleri var.
Yolculuk esnasında yolun güzelliği sizi hayal kurmaya itebilir ya da boş ama derin bakarsınız çimenlere, ağaçlara, kuşlara, araçlara. Yolun sonunu o sırada göremezsiniz, gittikçe daha da uzar sanki; ama gitmeye engel değildir bu. Göz banyosu yaparak yola devam edilir. Sonu görmeden, dönemeçlerden geçerek sona doğru bir kaçış devam eder. Bazen gözleriniz ön cama takılır, ne kadar kaldığını tahmin edebilecek gibi takibe geçersiniz. O sırada ufukta gördüğünüz düz yolun viraj olduğunu yakınlaşınca anlarsınız ya da tam tersi.
Yolculuk kısa veya uzun, süresi fark etmeksizin etrafınızdakileri keşfedebildiğiniz takdirde güzelleşir. Gideceğiniz yere varana kadar başınızı öne eğdiğinizde aslında kaçırdığınız epey şey vardır. İyi kötü önemli değil, önemli olan kaçırmış olmanız. Gideceğiniz yeri güzel kılan bir sebep zaten vardır. Niye yolculuk sırasında da güzellikleri kucaklamayasınız? Rutin olarak geçtiğiniz evinize giden yolda bile her defasında başka bir durumla karşılaşmanız mümkün olabilir, daha önce dikkatinizi çekmeyen bir nesne o gün gözünüze batabilir.
Hayat bir yolculuk, gideceğimiz yeri bildiğimiz... Varış noktasını göremesek bile hangi ara yollardan geçersek geçelim hayatın güzel bir yolculuk olduğunu başımızı kaldırdığımızda anlayabiliyoruz. Yol kenarındakiler içimizdekileri canlandırıyor, yeni istekler uyandırıyor. Çevreye bakınmak, başkalarını dinlemek, uzun lafın kısası ‘geldik gidiyoruz’ şeklinde yaşamamak adeta bir kilit gibi. Anahtarı sizin elinizde olduğunu söylememe gerek yok değil mi?
“Dünyada hiçbir yol kalp ile beyin arasındaki kadar uzun değildir.” demiş Selma Lagerlöf. Uzun bir yolda sona odaklanmadan anın tadını çıkarmak en mantıklısı, gözden kaçırmayalım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder