Keyiflenmek öylesine zordur ki bazı kişiler için, hayat onlara ne sunsa burun kıvırırlar. Hoşnut olmaları için tüm koşullar bir türlü sağlanamaz. Eldekiyle keyif almayı çok zor zannederler.
Oysa bana sorsanız ‘keyif nasıl tanımlanır’ diye, çok basit birkaç örnek vererek ifade edebilirim. “Bir su birikintisi bulduğunda neşelenen serçeler gibi, en sevdiği meyveyi evde gezinerek yerken kahkahalar atan çocuklar gibi, kafasında taşıdığı tepsideki tüm simitleri sattığında evine para götürmenin mutluluğundaki satıcılar gibi, müdüründen onay aldığında motivasyonu yükselen çalışanlar gibi, bayramda kapısı çalındığında heyecanlanan tüm insanlar gibi…”
Sıraladıklarımın ve sıralayabileceklerimin o sırada yaşadıkları keyiflenmek değil de nedir? Böylesine kolay iken keyfi tanımlamak, yaşaması niye zorlaştırılır ki? Hep daha fazla, hep daha fazla hırsı mı köreltti keyif sahibi olamayanları?
Kendilerini canlı hissettikleri, tasasız bir halde iç rahatlığa kavuştukları binlerce saniyeleri varken bir iki tanesi ile dahi keyiflenebileceklerine rağmen görmezden gelmeleri, kendilerine yazık ettiklerinin göstergesidir bence. Görmeye başlayabilseler bugüne kadar kaçırdıklarına üzülecekler ya da bir yerinden yakaladık diye sevinecekler.
Keyfimi de aldım yanıma, rahatım doğrusu. Sordum, o da rahatmış. Daha ne olsun :) Göndermeyin keyiflerinizi bir yerlere, dursunlar durdukları yerde. Kimseye ödünç de vermeyin, herkesin keyfi kendine. Hayır, bencil değilim. Keyifsizliğinizi yaşayacak olan siz iseniz keyfinizi de yaşayacak yine sizsiniz. Hepimizin keyiflendiği ve keyfinin kaçtığı detaylar farklı olabilir. Bu yüzden herkesinki kendisine.
Keyifleriniz her zaman yerlerinde hazır bulunsunlar. Kaçırmaya iten sebepler olsa bile tamamen terk etmesinler sizi. Buna izin vermeyin, vermeyelim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder