Karar versek saklambaç oynamaya. Önce ebeyi seçsek, sonra o gözlerini kapatsa ve saymaya başlasa. Hepimiz kaçışsak, saklansak bir yerlere. “Önüm arkam sağlım solum sobe, saklanmayan ebe” diye seslenip açsa gözlerini ve bakınmaya başlasa etrafa. O uzaklaştıkça biz onun arkasından çevirdiğimiz oyunu sergilemeye başlasak. Başta seçtiğimiz ebeyi tekrar ebe yapma çalışmalarımız başarıyla sonuçlansa. O biraz bozulsa bize; yine de yumsa gözlerini yeniden. Aynı oyunu yeniden oynasak ona. Bu sefer kanmasa bize, itiraz etse. Yeni bir ebe seçmek için bir kere daha oynamaya ikna etsek ve aramızdan birini sobelese. Sobelenen, arkasından çevrilecek oyunu bildiği halde çaresiz kapatsa gözlerini ve başlasa saymaya. Tahmin edildiği gibi kimseyi sobeleyemese ve bu oyun böyle sürüp gitse. Saklambaç sona erdiğinde; kandırılmanın verdiği kırgınlığı, kandırmanın getirdiği sevinç yapıştırsa ve yüzler gülse. Başka bir gün yinelense bunlar. Saklambaç oynamak için başlasak, oyun içinde oyun oynasak. Oynasak ya sadece!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder