Hakkımda

Fotoğrafım
Hayatı yaşanması gerektiği gibi yaşayan; aynı zamanda insan olmanın gerekliliklerini yerine getirebildiğini düşünen biri. Gülümseme ise hiçbir durumda yüzünden eksik etmediği bir davranışı. Mucizeleri bekleyen değil, onların peşinden koşan; mutluluğu ve huzuru yakalamak için elinden gelen her şeyi yapan aynı kişi.

9 Haziran 2011 Perşembe

Şüpheye Yer Kalmasa...

Bildiğiniz gibi şüphe, bir diğer adıyla kuşku; inanmama ya da inanamama durumunun bir getirisi olarak ortaya çıkar. Ortaya çıkar diyorum; fakat onu çıkaran bizleriz aslında. İnansak mı inanmasak mı bilemediğimiz anda bir bakmışız, soru işaretleri dönüp dolaşır olmuş bir yerlerde. “Onlar dönedursun, biz geçelim köşemize oturalım” diyemediğimiz gibi büyütür de büyütürüz.

Belirtmem gerekir ki paranoyadan bahsetmiyorum. O biraz daha profesyonel incelenmesi gereken ve rahatsızlık boyutu taşıyan bir durum.

Şüphelenmek birdenbire gerçekleşen bir eylem midir diye düşündüğümde bir dış etkinin muhakkak olması gerektiği kanısına varıyorum her zaman. İnsan durduk yere neden, kimden, hangi sebeple şüphe etsin ki? Kendisini anlamsız düşüncelerin içinde boğmak onu daha huzurlu yapmaz ki.

Şüphe duymanın temelini az çok biliyoruz, hepimiz belli dönemlerde de yaşamışızdır. Bir iki hatalı davranış ya da söz, yavaş yavaş ortaya çıkmaya başlayan güvensizlik ve hazin son: şüphe.

Şüphe duyulan kişiden gelecek bir davranışın veya sözün doğruluğunun test edilme gereğinin duyulması hali… Hiç çekilir değil aslında. Kime göre çekilir değil derseniz eğer, kişinin kendisine çekilir değil. Sürekli düşüncelerde dolaşan, güven duygusu yerlerde gezinen biri için şüphe nefret edilesi bir durum gibi bence. İnsanı kendisinden soğutacak derecede olduğu da bir gerçek.

Ne yapalım yani bu durumda? Güveni eksilten, şüpheyi oluşturmaya zemin hazırlayan koşula takılıp kalalım mı? Elden gelmese de takılmamak lazım değil mi? Ne birinin oluşturduğu güvensizliğin cezasını bir başkasına çektirmeye hakkımız var, ne de kendimizi düşünce denizinde çırpınmaya zorlamaya.

Bir arkadaşının arkandan çevirdiği işi, diğeri de çevirecek diye bir kural yok. Çevirmeyecek diye de yok gerçi. Bu açıdan bakınca çözüm, akılda mini minnacık bir şüphe kalmasından; ama bunu kendimize zehir etmemekten geçiyor. Gerçekleştirmesi çok kolay olmasa da deneme çalışmalarına değer.

Her şeyin değilse bile çoğunluğun şeffaf, içinizin rahat olduğu günler diliyorum ;)

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...